...
Ümit Yaşar Oğuzcan'ın dediği gibi;
Onun unutamadığın hayali / Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine / Sevmek neymiş bir gün anlarsın....
Hayat ne kadar garip oysa. Daha düne kadar sadece kalbinde olanın bugün başkasının koynunda olabileceğini belki de olduğunu düşünmek insana ne kadar acı verir ve bir o kadar da tuhaf gelir. Sanki O'nu sana zimmetlemişler, sana doğuştan vaat etmişler de sonradan sözlerinden cayıp büyük bir günah işlemişler gibi...
Halbuki o acıyı da tuhaflık hissini veren de "aslında onun senin için yaratıldığı veya sana zimmetli olduğu" fikrinin sadece senin kuruntu veya beklentilerinin meyvesi olduğunu fark etmiş olman ve bu sebeple afallayıp kalman. Zamanında yaşamış olduğunuz ortak hislerin ve anıların hala bir geçerliliği olduğu hayaliyle yaşıyorsundur, ve aslında seni en çok vuran da bu olur. Sen kalbinde başkasına yer vermeye kıyamazken oysa O, aşk sarhoşluğu günlerinden sonra kendi yoluna bakmış, arkasını bir daha hiç dönmemiş ve kalbine başka birini yerleştirmekte hiç değilse de en azından senin kadar tereddüt etmemiştir. Suçlu kim? Doğrusunu kim yapmış?
Herkes kendi içinde haklı veya suçlu, aşkın tek bir terazisi yok. Bağlanmak ne kadar kolaysa da ayrılmak o kadar zor; özlemek ne kadar kolaysa da yokluğunu kabul etmek o kadar zor.
Şimdi dövünüp arabesk dinleyip kolunu jiletlemek, birşeyler içmek veya bir delilik yapmak kime ne kazandırır? Giden veya gelmesi istenen günleri geri getirir mi? Acıyı depreştirip ondan zevk alır hale gelmek her şeyi unutturur mu? Yani dert ettiği şeyi unutup, derdini dert edinmek işe yarar mı?
Bende yaramaz biliyorum. Ama gözlerden birkaç damla yaş dökmeden unutmak da, alışmak da, kabullenmek de her yiğidin harcı değil!
Mutluluklar dilemek zorunda değilim ama umarım mutlu olursun, belki bir gün ben de olurum... Yeni soyadın kutlu olsun...
24.09.2019
SALI
0 Yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişiliğinizin göstergesidir. Ahlak kuralları çerçevesinde her eleştiri kabulümüzdür...