Hepimiz “Man” uzantılı Süper Kahraman filmleri için sinemalara yıllarca para verdik.
Oysaki hepsi Batı’nın acizliğinin ve
kara tarihinin uyduruk birer meyvesiydiler. İşte bu yazıda da bu uyduruk
kahramanlardan ve onların tarihi arka planlarından bahsedileceğim…
I.Dünya
Savaşı’nın ardından ortaya çıkan siyasi ve ekonomik gerilemelere, II. Dünya
Savaşı’na giden yoldaki ekonomik ve sosyal sorunlar da eklenince 1920-1940
yılları arasında yaşanan “Büyük Depresyon” adlı dönemde; başta ABD olmak üzere
pek çok Batılı devlet büyük bir buhran ve sıkıntı içindeydiler. Bu çöküş ve
belirsizlik dönemi –tıpkı Vietnam
Savaşı’nın yenilgisini unutturmak için 60’lı yıllarda yaratılan “Rambo”
karakteri gibi-bu tür kahramanların yaratılmasına neden olmuştur. Gerçek hayatlarında
sürekli yenilen ve buhranlarla baş etmeye çalışan batılı topluluklar kahramanları
sayesinde hayal gücüyle olsa da kazanıyorlar ve sıkıntı içinde kalmıyorlardı.
Ancak bu “uyduruk” kahramanlar normal insanların sahip olmadıkları veya sahip
olamayacakları güçlerle donatılmış gerçeküstü “Süper” kahramanlardı. Peki,
neden normal değil de “Süper Kahraman”?
Çünkü
Batı’nın –özellikle Amerika’nın-
örnek alabileceği gerçek bir kahramanı yoktu, böyle bir tarihleri de olduğu
söylenemez. Sözgelimi, bilinen ilk süper kahraman Clark Kent adı ve “Süpermen(Superman)”karakteriyle 1938
yılında iki Yahudi çizer tarafından yaratılmıştır. Bu iki Yahudi çizer Amerikan
halkının kendilerini nasıl görmelerini istiyorlarsa Süpermen karakterini de
öylece şekillendirmişlerdir. Bu yönüyle Süper Kahramanlar Amerikan ve Batı
halkına her zaman moral vermiş ve onları gerçek hayatta olmasa da zihinlerinde
kazanmış ve başarmış hissettirmiştir. En sevilen süper kahramanlardan Batman, her ne kadar diğerleri gibi
süper güçleri olmasa da zengin olması dolayısıyla teknolojiyi kendine bir güç
unsuru olarak kullanan züppe bir sosyetedir. Batıya göre zenginlik güçle
eşittir. Yani Batı için kahraman olmak ya gerçeküstü güçlere sahip olmak ya da
zengin olmaktır. Bilinen ve bugün dahi sevilerek izlenen süper kahramanlardan
biri de Kaptan Amerika(Captain America)’dır.
II. Dünya Savaşı esnasında Amerikan halkına moral sağlaması amacıyla
yaratılmıştır. Superman de bu dönemde II. Dünya Savaşı için bir propaganda
aracı ve umut verici olarak kullanılmıştır.
Türk sinema
endüstrisine baktığımızda süper kahraman olarak nitelendirilecek ve çok tutulan
bir karakter yoktur. Milletimiz batı menşeili süper kahraman filmlerini çok
sevmekle birlikte bu tarz yerli yapımları hiçbir zaman benimseyememiştir.
Aksine süper kahramanlarla dalga geçen yerli yapımlar daha çok beğenilmiştir.
Türk sinemasında, süper güçleri olan kahramanlar yerine halktan olan ve halk
içinde yaşayan insanlar daha çok rağbet görmüştür. Bunun nedeni karakter olarak
Türk toplumunun gerçeküstü güçleri olan insanlara ihtiyacı olmayışı ve
tarihinin kahraman anlamındaki kadim zenginliğidir.
Bizim için
gerçek anlamda kahramanların pek çoğu yaşamış gerçek tarihi kişiliklerdir.
Gerçek kahraman mecbur olmadığı halde başkalarına yardım etmeyi vicdani
sorumluluk olarak algılayan insanlardır; zenginlik ve süper güçleri olan
insanlar değil. Bizler bu yazının ardından yine de Batı’nın Uyduruk Süper
Kahraman filmlerini izlemeye devam edeceğiz, ama umarım bu yazı az da olsa konu
hakkında bilinçli olmamızı ve bilinçlendirmemizi sağlar…
hiçbir zaman kendi kahramanlarımızı "süper kahramanlar" olarak göremedik ve hakkını veren filmler yapamadık...adamlar o kadar iyi işledi ki, bizim çocuklar şimdi bu filmlere oluk oluk para akıtırken kendi kahramanlarımızı ya bilmiyorlar ya tırt olarak nitelendiriyorlar:(
YanıtlaSilBörü animasyonunu desteklediğinizi gördüm. En azından bir Türk efsanesini animasyon da olsa hayata geçirebileceğiz sanırım. :)
Silkendi kahamanlarımızla dalga gecenler varken bu yazı gayet güzel olmuş herzaman derim kitap okunmalıyız ama ilk önce türk tarihi ve türk edebiyatını :)
YanıtlaSilTarihle Edebiyat birbirinden ayrılmaz ikilidir zaten ;)
SilYorumun için teşekküer ederim Meral :)
bu super kahramanların bilinçaltına ve hatta göze soktuğu mesaj da, normal insanların büyük etkiler yapamayacağı, ancak kurtarılan olabileceğidir
YanıtlaSilbu zaten mesihe inandırılmış her toplum için sürmektedir.
turklerde de mesih bekleyenler olduğu gibi ah ataturk olsaydi söylemi de aynı mantığa oturur.
Bazen inanç bize güç verir, bazen de "Nasılsa -o- gelecek bizi kurtaracak!" diyerek insanları pasifliğe sevkeder. Malesef ki Süper Kahramanlarda olduğu gibi Mesih, Mehdi gibi konularda da bu yanılgıya düşerek pasifleşiyoruz...
SilYorumunuzla yazıya kattığınız değer için teşekkür ederim.