"Türkiye'ye
Gidin!" Bu cümleyi geçen akşam haberlerde duydum. Bir Bulgar, Türkiye
- Bulgaristan sınırından Avrupa'ya geçmekte olan mültecileri yakalayıp
bağlıyor, kelepçeliyor, birkaç saat tutuyor ve onlara "Türkiye'ye
Gidin!" şeklinde bir mesaj verdikten sonra serbest bırakıyor. Haberlerde
rast geldiğim bu olay üzerine daha önce de yaşananları göz önüne alarak bu
yazıyı hazırlamaya karar verdim.
Kendilerini "Medeniyet
Timsali(?)" olarak adlandıran Avrupa'da son 15 yılda İslâm-Müslüman karşıtlığı ve ırkçılık
büyük bir ivme kazanarak yükselişe geçti. Bunun yanı sıra Türk düşmanlığı da
paralel olarak artmaya devam ediyor. Özellikle Almanya'da son 5 yıldır Türk
vatandaşları saldırıya uğruyor, aşırı milliyetçi gruplar(dazlaklar vs) camileri
ve Türk mahallelerini ateşe veriyorlar. "Peki Türk ve Müslüman
düşmanlığının aynı zamanda artışa geçmesinin nasıl bir sebebi olabilir?"
sorusu akıllara gelebilir. Cevabı tarihte yatıyor. Yüzyıllardır Avrupalı için
"Müslüman demek, Türk demek"tir! 19.yy sonlarına kadar Avrupalılar;
İslamiyete giren birisi için hangi etnik kökenden gelirse gelsin "Müslüman
oldu!" değil "Türk oldu!" derlerdi. Üzerinden 200 yıla yakın bir
süreç geçtiği için artık medeni(!) Avrupa'nın hiç de öyle düşünmediği fikrine
sahip olanlar çıkabilir. Onlar içinse yakın bir örnek verelim:
- Bulgaristan 80'lerde Türk nüfusunu yok etmek amacıyla asimilasyon politikası geliştirdi. Yüzbinlerce Türk'ün adı değiştirildi(bknz. Safiye'den Sofia'ya), yüzbinlercesi sınır dışı edildi ve onbinlerce Türk de katledildi.
- Yunanistan'da ikâmet eden Türklerin dini ve milli hayatları engellendi, yeni doğan çocuklarına Türk adı vermeleri yasaklandı. Türk nüfusunu kontrol altına almak için Türk kızlarının Türk erkekleriyle evlenmesi zorlaştırıldı.
- Fransa, İngiltere ve İtalya Türklerin çifte vatandaşlık haklarını yıllarca engelledi.
Zamanında "Türkleri geldikleri yere, Orta Asya bozkırlarına sürmeli!" diyenler bugün pek de farklı şeyler düşünmüyorlar. Medeniyetin anahtarı geçmişimizde ve atalarımızdan bilinçaltımıza işlenen derin duygularda gizli. Onu ortaya çıkarmak içinse önce tarihe bakmalı, sonra tarihi yazmalı...
Türkiye, Suriye'deki iç savaş dolayısıyla 3 milyona yakın mülteciyi sorgusuz sualsiz misafir ederken, ülkelerindeki İslâmlaşma korkusu nedeniyle Avrupa ve Amerika ülkeleri on bin mülteci için bile büyük tartışmalara giriyorlar. Müslüman nüfusu, Hristiyan nüfusundan 3 kat daha hızlı artıyor, bunun yanı sıra Müslüman nüfus, Hristiyan nüfusa oranla çok daha genç. Hristiyan ülkeler bu nedenle Müslüman nüfusun kendi yaşlı nüfuslarını domine ederek Avrupa ve Amerika'nın daha hızlı İslâmlaşmasından, hatta genç Müslüman nüfusun Avrupa'nın işçi sınıfını zamanla ele geçirmesinden korkuyorlar. Bu durumun önüne geçebilmek amacıyla yüzyıllardır Batılı devletler pek çok şey denedi;
Örnekleri uzatmak elbette mümkün ama bu yazı için bu kadarı yeterli görünüyor.
Amerika ve Avrupa ülkeleri sahip oldukları ekonomik ve askeri güce rağmen -hiç yoktan ortaya çıkan- IŞİD adlı terör örgütünü durdur(a)muyorlar. Çünkü terör 20. yüzyıldan itibaren hiçbir zaman Hristiyan ülkelerin aleyhine olmamıştır. İstisnai terör olayları Avrupa'da ve dünyada yüzbinleri sokağa dökerken, İslâm ülkelerinde her gün gerçekleşen kanlı eylemler ve saldırılar normal olaylar gibi karşılık buluyor. Batı düşüncesi için "Müslüman insan değildir." Hele de Türk ise ayrıca barbardır. Bu sadece Avrupa dillerinde Türk'ün ne anlama geldiği araştırılsa bile açıkça görülebilir. Terörden en çok etkilenenler yine terörün içinde ortaya çıkartıldığı Müslümanlardır. Dünya üzerinde her 5 Müslümandan 2'si terör tehlikesi ile diz dize yaşarken, Hristiyan toplumlarda bu oran her 30 kişiden birine tekabül ediyor.
Oysa "Türk" bana göre "sadık" demektir.(Diğer anlamları için; Tarihte "Türk" Adı). Türk, geçmişi ile sınırları kopsa da bağı kopmayan kişi demektir. Bosna'da, Filistin'de, Arnavutluk'ta, Kosova'da, Hindistan'da ve daha pek çok yerde Müslümanlar Türkiye'ye bakıyor. "Türkiye güçlü ise biz de güçlüyüz!" diyen o kadar çok millet var ki! Türkiye bu milletler için bir rol modeldir. Neden mi? Her ne kadar Cumhuriyet kurulduğu zamanlarda siyaseten geçmiş ile bağımız yokmuş gibi, -Cumhuriyet yerden bitmiş gibi- gösterilmeye çalışılsa da ortada büyük bir gerçek vardı: Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nin devamıdır! Cumhuriyet rejimi Osmanlı ile büyümüştür. İşte bu nedenle Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan milletler ve devletlerle kan bağımız olmasa da can ve gönül bağımız hâlâ devam ediyor.
Türkler bir ırk ve millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır. (La Martine)
0 Yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınız kişiliğinizin göstergesidir. Ahlak kuralları çerçevesinde her eleştiri kabulümüzdür...